top of page

Tanrı’dan Gelen İlahi Müjde



 

“Tanrı'nın zenginliği ne büyük, bilgeliği ve bilgisi ne derindir! O'nun yargıları ne denli akıl ermez, yolları ne denli anlaşılmazdır!” (ROMALILAR 11:33)

 

İncil’in Romalılar 11.bölümünde bulunan bu ayet bir ilandır ama aynı zamanda büyük bir hamt duasıdır. Tanrı’nın, insanın düşüncesinin çok ötesinde çalıştığını ve bir o kadar da derin olduğunu anlatır. Bu derin ve hamt edilmesi gereken konunun ne olduğunu soracak olursanız; Adem’in işlediği günah nedeniyle kaybettiği o görkemli yer ve Tanrı’nın insanlara sağladığı bereketten çok daha fazlasına Mesih’in dünyaya gelişiyle nasıl kavuştuğumuz gerçeğidir. İncil’de Luka 2.bölüm 10.ayetinde meleklerin ilan ettiği üzere bütün insanları çok sevindirecek bir haberi duyuruyoruz. Müjde, yani Tanrı’nın lütfu sayesinde, Davut’un kentinde doğan Kurtarıcı Rab İsa Mesih sayesinde ne denli büyük ayrıcalıklara ve bereketlere sahip olduğumuzu bu bayram zamanında yeniden hatırlıyor ve şükrediyoruz.

 

Yukarıda denildiği üzere hamt duası olmasının sebeplerinden biri aslında Eski Antlaşma’da, Yeşaya 64:1-2 ayetlerindeki içten duanın ve ilanın gerçekleşmesidir. Ayetler der ki;

 

Ya RAB, adını düşmanlarına duyurmak için Keşke gökleri yarıp insen! Dağlar önünde sarsılsa! Gelişin, ateşin çalıları tutuşturmasına, Suyu kaynatmasına benzese! Uluslar senin önünde titrese!

 

Fakat bununla da kalmaz ve aynı bölümün devamında 3-5 ayetlerinde de Tanrı’nın bugün kutladığımız bu görkemli işine şöyle atıfta bulunulur;

 

Beklemediğimiz olağanüstü işler yaparak Yeryüzüne indin, dağlar önünde sarsıldı. Çünkü kendisine umut bağlayanlar için Etkin olan tek Tanrı sensin; Senden başkasını hiçbir zaman hiç kimse işitmedi, Hiçbir kulak duymadı, hiçbir göz görmedi. Doğru olanı sevinçle yapanların, Senin yollarından yürüyüp seni unutmayanların yardımına koşarsın.

 

Yeşaya peygamber, yüreğinde harika bir özlemle ve aynı zamanda geleceği işaret ederek müthiş bir dua ediyor. İşte bu nedenle ilan ettiğimiz bu müjde, kutladığımız bu doğuş bayramı, sıradan bir insanın doğuşu değildir. Esasında bu doğuşu bayram yapan müjdeli haber, Tanrı’nın dünyaya nasıl geldiği sorusunun cevabıdır.

 

Tanrı, İsa Mesih’te beden aldı ve dünyaya geldi! O önemsiz bir köyde, dönemin önemsiz sayılan bir halkından, sıradan bir kadından ve gelişinin haberi o

dönem basit, hatta ve hatta dışlanmış olan çobanlara verilmiş bir haberle ilan edilen kurtarıcıydı! Peki ama neden? Yeşaya 55.bölüm 8-9 ayetleri şöyle söylüyor;

 

‹‹Çünkü benim düşüncelerim sizin düşünceleriniz değil, sizin yollarınız benim yollarım değil›› diyor RAB. ‹‹Çünkü gökler nasıl yeryüzünden yüksekse, Yollarım da sizin yollarınızdan, Düşüncelerim düşüncelerinizden yüksektir. (Yeşaya 55:8-9)

 

Yani birinin de dediği gibi “Tanrı her şeyi bilendir. Geçmişin, bugün ve geleceğin tüm olaylarını, tüm yaratıklarını bilir. Kararları soruşturulamaz; ölümlü zihinlerin tümüyle kavrayamayacağı kadar derindir. Yaradılışı, tarihi, kurtarışı ve ilahi takdiri düzenleme yolları bizim sınırlı anlayışımızın ötesindedir.’’

 

Ölümlü olan bizler, sınırsız olanı tamamen kavrayamayacağız belki ama kendisini bize tanıttığı kadarıyla O’nu tanıyabilir, kavrayabiliriz. Tanrı bunun için 2000 yıl önce, tarihin sıfır noktasında İsa Mesih’te beden alıp dünyaya geldi ve bizlere kendini tanıttı, kullarına seslendi, lütfunu gösterdi ve kurtuluş yolunu açtı. İşte o güne kadar bilinen ve beklenen yollardan ve yöntemlerden çok ama çok farklıydı bu sesleniş.

 

Luka 1.bölümde 26-37 ayetlerini okuduğumuzda meleğin Meryem’e dediği gibi insanlar için imkânsız olanın, Tanrı için mümkün olduğunu görürüz. Tanrı için imkânsız diye bir şey yoktur. Günümüzde ve içinde bulunduğumuz toplumda kimi çevreler ve inanç gruplarınca İsa Mesih’in kimliği yanlış anlaşılmakta, çarpıtılmakta ve ‘hayır bu haber mümkün değil’ denilerek reddedilmektedir. Peki ya Tanrı böyle istediyse? Hiç bu şekilde düşündünüz mü? Sınırsız olan Tanrı’yı nasıl sınırlandırabiliriz?

 

Luka 1.bölümde görüldüğü üzere Melek gelip Meryem’e ilk defa müjdeyi verdiğinde Meryem’de şaşırdı ve ‘bu nasıl olur!’ dedi. Heyecanla harika bir haber deyip kabul ettiğini görmüyoruz. Peki Meryem neden şaşırdı? Neden inanamadı? Elbette ilk olarak kendisini bu büyük işe layık görmediği için. İkincisi ise Meryem, kendi insan ölçülerine göre bu durumu değerlendiriyordu. Çünkü bu müjde, bu iyi

haber, düşüncelerini ve aklını aşan bir durumdu. Tıpkı bugün itiraz edenlerin ve bazen inananların bile düşüncelerini ve aklını aşan bir durum olduğu gibi. Tanrı, beden alıp tıpkı bizler gibi insan olarak dünyaya geldi ve bunun içinde Meryem’i seçmişti. Meleğin müjdelediği bu haber, Meryem’in ya da Yahudi inananların alıştığı gibi peygamberlerin getirdiği bir haber ya da Tanrı’dan bir söz değildi. Onlara göre Tanrı konuşursa belirli bir şekilde peygamberler aracılığıyla konuşurdu ve sözünü iletirdi. Ama şimdi Tanrı, Meryem’in rahminde beden alıp dünyaya gelme yolunu seçiyordu. Bu nedenle Meryem’in bu nasıl olur demesine şaşmamalı. Bu gerçekten de çok büyük bir olay ve haberdir. Peki Tanrı’nın, kullarının beklemediği bir yolla konuşması sadece Meryem’le mi sınırlıydı? Elbette hayır!

 

Eski Antlaşma’da İlyas’ın örneği de bu konuda güzel bir örnektir. 1.Krallar 19.bölümde İlyas’ın horeve, Sina dağına kaçışını okuruz. Kendisi oraya vardığında, o panik havasıyla Rab’bin peygamberlerinden sadece ben kaldım diye düşünürken 11-12 ayetlerinde şunu okuyoruz;

 

RAB, ‹‹Dağa çık ve önümde dur, yanından geçeceğim›› dedi. RAB'bin önünde çok güçlü bir rüzgâr dağları yarıp kayaları parçaladı. Ancak RAB rüzgârın içinde değildi. Rüzgârın ardından bir deprem oldu, RAB depremin içinde de değildi. Depremden sonra bir ateş çıktı, ancak RAB ateşin içinde de değildi. Ateşten sonra ince, yumuşak bir ses duyuldu.

 

İlyas’ın ne şekilde bir konuşma beklediğini belki bilmiyoruz fakat bu kadar şeyin arasında, örneğin rüzgâr ve deprem geldiğinde belki de İlyas, Rab’bin bunlar aracılığıyla konuşacağını düşündü. Çünkü geçmişte bu dağda İsrail halkı böyle bir olaya tanık olmuştu ve dizlerinin bağı çözülmüştü. Fakat Tanrı, o günden farklı olarak İlyas’a yumuşak bir ses ile konuşmayı seçti. Bu nedenle bugün, günümüzde bizlerin de kulakları ve yürekleri açık olmalı çünkü insan anlamasa da Tanrı şu ya da bu yolla konuşur.

 

İşte bu nedenle İlyas peygamberin de Meryem’in de tüm yaşadıkları bize şunu gösteriyor; Tanrı’nın yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Tanrı, müjdenin bu şaşkınlığı içerisinde bulunan bir genç kızın rahminde beden aldı ve dünyaya geldi. Tanrı’nın insanlara yönelik bu şekilde bir mesaj ve konuşma yöntemi tüm yaratılışın zirvesiydi. Tanrı yarattıklarını o kadar sevdi ki, zaferini ve onurunu kendi isteğiyle, sırf yarattığı kullarıyla ilgilenmek için bir kenara bırakarak bizlerle birlikte yürüyen İmmanuel oldu. Hamdolsun! Bu büyük mesajın yüceliği de İbraniler yazarı tarafından 1.bölümde şöyle aktarılıyor;

 

Tanrı eski zamanlarda peygamberler aracılığıyla birçok kez çeşitli yollardan atalarımıza seslendi. Bu son çağda da her şeye mirasçı kıldığı ve aracılığıyla evreni yarattığı kendi Oğlu'yla bize seslenmiştir. Oğul, Tanrı yüceliğinin parıltısı, O'nun varlığının öz görünümüdür.

 

Bu dünyada yaşarken, İsa Mesih’te aslında mucizelerinde ve öğretilerinde beklenenden ya da bilinenden öğretmenlerden, din bilginlerinden çok daha farklıydı. İnsanların beklediği biri gibi öğretmiyordu, mucizeleri insanları hayrete düşürüyordu. Örneğin Markos 1:22, 27 ve 6:2 ayetlerinde şöyle diyor;

 

‘‘Halk O'nun öğretişine şaşıp kaldı. Çünkü onlara din bilginleri gibi değil, yetkili biri gibi öğretiyordu.’’ (Markos 1:22)

 

‘‘Herkes şaşıp kaldı. Birbirlerine, ‹‹Bu nasıl şey?›› diye sormaya başladılar. ‹‹Yepyeni bir öğreti! Kötü ruhlara bile yetkiyle buyruk veriyor, onlar da sözünü dinliyor.››’’ (Markos 1:27)

 

‘‘Şabat Günü olunca İsa havrada öğretmeye başladı. Söylediklerini işiten birçok kişi şaşıp kaldı. ‹‹Bu adam bunları nereden öğrendi?›› diye soruyorlardı. ‹‹Kendisine verilen bu bilgelik nedir? Nasıl böyle mucizeler yapabiliyor?’’ (Markos 6:2)

 

Tüm bunları buraya yazarak, sayarak bitirmemiz mümkün değil. Fakat bu Noel döneminde esas konu şu ki; Tanrı’nın insanlarla nasıl konuşacağını sınırlandırmak, geçmişte birçokları için şaşkınlıkla sonuçlandı. Bugün de Yüce Olan Tanrı’nın bu harika haberinin gerçekleşemeyeceğini düşünmek aynı sınırlandırmaya benzer ve sonucu şaşkınlık olur. Oysa yazının başında Romalılar bölümünden okuduğunuz ayetlerde de dediği gibi Tanrı’nın harika bilgeliği ve zenginliğini az da olsa anlamak bizleri tıpkı Meryem’in ağzından çıkan şu övgü dolu duaya amin demeye itecektir;

 

…Güçlü Olan, benim için büyük işler yaptı.

O'nun adı kutsaldır.

Kuşaklar boyunca kendisinden korkanlara merhamet eder. Bileğiyle büyük işler yaptı;

Gururluları yüreklerindeki kuruntularla darmadağın etti. Hükümdarları tahtlarından indirdi,

Sıradan insanları yükseltti.

Aç olanları iyiliklerle doyurdu,

Zenginleri ise elleri boş çevirdi.

(Luka 1:49-53)

 

Bu ayetlerde de denildiği gibi, hak etmediğimiz bir durumdayken, her şeye gücü yeten Tanrı bizim için büyük işler yaptı. Tarih içerisindeki çizgide, 2000 yıldan biraz daha uzun zaman önce beden alıp dünyaya geldi. O kutsaldır. Merhameti

büyüktür. Bizler ihtiyaç içerisindeyken, muhtaçken tam zamanında gelmiş ve bizleri kurtuluşa götürecek yolu açmıştır. Bu nedenle Sri Lankalı Hristiyan önder D.T. Niles’in dediği sözü ileterek bu haberin basitçe ne olduğunu tekrar etmek yerindedir; ‘‘müjde ya da müjdelemek, bir dilencinin gidip bir başka dilenciye ekmeği nereden bulduğunu söylemesidir.’’

 

İsa dedi ki;

Size doğrusunu söyleyeyim, iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Yaşam ekmeği Ben'im. (Yuhanna 6:47-48)

 

Bize bu kurtuluşu Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla sağlayan Tanrı’ya şükrediyor, Doğuş Bayramımızın sevinç ve esenlik getirmesini diliyorum!

 

‘‘En yücelerde Tanrı'ya yücelik olsun, Yeryüzünde O'nun hoşnut kaldığı insanlara Esenlik olsun!’’ (Luka 2:14)

23 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Hakkımda

Pastör Özgür bir konferansta konuşma yapıyor

Merhaba, ismim Özgür, Antalya İncil Kiliseleri'nde Pastör olarak hizmet ediyorum. Hristiyan Teolojisi Üzerine blog yazılarıyla ve videolarla sizinle olacağım.

#PapazNet

Posts Archive

Arkadaşlarınızla Paylaşın & Bilgi Alın!

Teşekkürler!

bottom of page