top of page

DÃœNYANIN UMUDU MESÄ°H



Kutsal Kitaplarımızı okuduğumuzda Mesih’i görmeden ölmeyeceğine söz verilen bir kişiyle karşılaşırız biliyor musunuz? Tanrı bu kişiye Kutsal Ruh aracılığıyla bu mesajı iletmişti. Bir düşünün, bugün size böyle bir vaatte bulunulsa ne hissedersiniz? ''Mesih’in gelişini görmeden ölmeyeceksin. Bu dünyadan ayrılmadan önce Mesih’i göreceksin.'' Sanırım beklemek çok zor ama bir o kadar da heyecanlı olurdu. Belki kimi zaman yorulurduk acaba ne zaman gelecek diye düşünmekten ya da o zamanı beklemekten ama sonuçta heyecanlı olurdu değil mi?


Benzer hisleri belki ünlü biriyle tanıştığımızda ya da karşılaştığımızda da yaşarız. Belki bir kitap imzalatmak, belki bir futbolcuyla tanışıp forma imzalatmak gibi çeşitli deneyimler yaşıyoruz ya da heyecanlanıyoruz. Fakat bugün bakacağımız Kutsal Kitap karakteri bununla kıyaslanamayacak kadar daha büyük biriyle tanışmak üzere bekliyordu ve göreceği söylenmişti. Sıradan bir ünlü değil, bu dünyanın kurtarıcısı, Tanrı’nın Oğlu Mesih’i göreceği söylenmişti Şimon’a.

 

Şöyle diyor Luka 2:21-35;

Sekizinci gün, çocuğu sünnet etme zamanı gelince, O'na İsa adı verildi. Bu, O'nun anne rahmine düşmesinden önce meleğin kendisine verdiği isimdi. Musa'nın Yasası'na göre arınma günlerinin bitiminde Yusuf'la Meryem çocuğu Rab'be adamak için Yeruşalim'e götürdüler. Nitekim Rab'bin Yasası'nda, ‹‹İlk doğan her erkek çocuk Rab'be adanmış sayılacak›› diye yazılmıştır. Ayrıca Rab'bin Yasası'nda buyrulduğu gibi, kurban olarak ‹‹bir çift kumru ya da iki güvercin yavrusu›› sunacaklardı. O sırada Yeruşalim'de Şimon adında bir adam vardı. Doğru ve dindar biriydi. İsrail'in avutulmasını özlemle bekliyordu. Kutsal Ruh onun üzerindeydi. Rab'bin Mesihi'ni görmeden ölmeyeceği Kutsal Ruh aracılığıyla kendisine bildirilmişti. Böylece Şimon, Ruh'un yönlendirmesiyle tapınağa geldi. Küçük İsa'nın annesi babası, Kutsal Yasa'nın ilgili kuralını yerine getirmek üzere O'nu içeri getirdiklerinde, Şimon O'nu kucağına aldı, Tanrı'yı överek şöyle dedi: ‹‹Ey Rabbim, verdiğin sözü tuttun; Artık ben, kulun huzur içinde ölebilirim. Çünkü senin sağladığın, Bütün halkların gözü önünde hazırladığın kurtuluşu, Ulusları aydınlatıp Halkın İsrail'e yücelik kazandıracak ışığı Gözlerimle gördüm.›› İsa'nın annesiyle babası, O'nun hakkında söylenenlere şaştılar. Şimon onları kutsayıp çocuğun annesi Meryem'e şöyle dedi: ‹‹Bu çocuk, İsrail'de birçok kişinin düşmesine ya da yükselmesine yol açmak ve aleyhinde konuşulacak bir belirti olmak üzere belirlenmiştir. Senin kalbine de adeta bir kılıç saplanacak. Bütün bunlar, birçoklarının yüreğindeki düşüncelerin açığa çıkması için olacak.››

Meryem ve Yusuf tapınağa geliyorlar, İsa’nın adanmasını üzere sunu sunmak

için içeriye giriyorlar. O sırada bahsettiğim ihtiyar ortaya çıkıyor ismi Şimon. Söyledikleri gerçekten çok değerli ve umut verici ama her ne kadar umut verse de aynı zamanda bir annenin de duymayı pek istemeyeceği şeyler olabilir aslında değil mi? Özellikle Meryem’e söylenen söz bir anne yüreğinin çok rahat bir yürekle ya da sevinçle kabul edebileceği bir şey değil. Ama kadınlar arasında kutsanmış olan Meryem’in imanı bunu kabul edebilmesi için onu itaate yönlendirdi, üzerinde düşündü ve muhtemelen birçok zaman dua edip Tanrı’ya neler olacağını sordu.


Meryem ve Yusuf Rab’bin Yasasına bağlıydılar ve tapınakta bulunmalarının nedeni de bu yasayı yerine getirmek istemeleriydi. Levililer 12.bölümde verilen buyruğu yerine getirmek için oradaydılar. Levililer 12.bölüme göre anne arınmak için doğumdan 40 gün sonra tapınağa gitmeli. 40 gün bitince Meryem ve Yusuf

böyle yaptılar ve tapınağa gittiler. Orada sunduklarına bakarsak Meryem fakirdi, kuzu alacak gücü yoktu. Bu nedenle Levililer 12:8’de ''Eğer kadının kuzu alacak gücü yoksa, biri yakmalık sunu, öbürü günah sunusu olmak üzere, iki kumru ya da iki güvercin yavrusu getirecek'' diyor. Yani İsa doğduktan 40 gün sonra Kutsal Kitabın dediği gibi yaptılar.


Bu nokta bir açıdan önemli. İsa Mesih, yasa altında doğdu ve bizim için yerine getiremeyecek kadar ağır olan bu yasaya tabi olup bizlerin yerine yasayı tam ve eksiksiz olarak yerine getirdi. Doğduğu andan itibaren bunu görüyoruz bu ayetlerde. Meryem ve Yusuf’un bu kadar zorluğa rağmen Tanrı’nın yasasına bağlılığı ve itaati çok değerlidir.


Mesih, yüzyıllarca önce vaat edilen kral ve kurtarıcı doğmuş olmasına rağmen Meryem ve Yusuf’un herhangi bir şekilde gurura kapıldığını, yasanın üstünde olduklarını düşündüklerini görmüyoruz. Bu noktada kendimizin Rab’bin sözüne ne kadar bağlı olduğunu düşünelim lütfen. Tanrı’nın sözüne, O’nun gerçeğine itaatte ne derece başarılı ya da istekliyiz? Tanrı sözünün uygulayıcıları olalım. Bu dönemde Söz’ün değerini hatırlayalım ve hatırlatalım.


Gel gelelim yaşlı Şimon’a. Çok özel bir vaade sahipti. Arka planda Meryem ve Yusuf farklı şeylerle meşgulken sahneye Şimon çıkıyor. O sırada Yeruşalim'de Şimon adında bir adam vardı. Doğru ve dindar biriydi. İsrail'in avutulmasını özlemle bekliyordu. Kutsal Ruh onun üzerindeydi. Rab'bin Mesihi'ni görmeden ölmeyeceği Kutsal Ruh aracılığıyla kendisine bildirilmişti. Diye bize Şimon’u tanıtıyor İncil.


Şimon’un ne kadar beklediğini bilmiyoruz. Umudunu kaybetmeden kaç yıl beklediğinden haberdar değiliz. Yaşadığı olayların neler olduğunu, hayat zorluğunu ne yiyip ne içtiğini söylemiyor bize Kutsal Kitap. Peki ne biliyoruz Şimon hakkında? Doğru ve dindar biri olduğunu biliyoruz. Tanrı halkının avutulmasını, teselli edilmesini özlüyordu, bekliyordu. İyi bir adamdı Şimon.


Şimon gibi özel bir vaat almasak bile bizler de benzer bir vaat aldık aslında.

Belki bunu görmeden ölmeyeceksin demiyor Tanrı ama bir şey söylüyor; Mesih tekrar gelecek! O geldiğinde herkes tahtının önünde toplanacak ve kitaplar açılacak. Adları yaşam kitabında yazılı olanlar Mesih’le birlikte egemenlik sürecek. Bu vaat tüm inananlar için geçerli bir vaattir. Öyleyse bizler de Şimon gibi sabırla Mesih’i beklemeye devam edelim, umudumuzu yitirmeyelim ve bu advent döneminde özellikle umut mumunu yakmışken gelin bu vaade tutunup Tanrı’ya güvenmeye devam edelim.


Peki biz hayattayken dönecek mi Mesih? Olabilir, olmayabilir. Çünkü dönüş zamanını tam olarak bilmiyoruz. Bizler de böyle bir vaat almışken ama ne zaman geleceğini bilmiyorken gözümüzü görünenlere değil, görünmeyenlere çevirelim. 1.Yuhanna 3:2 diyor ki; Sevgili kardeşlerim, daha şimdiden Tanrı'nın çocuklarıyız, ama ne olacağımız henüz bize gösterilmedi. Ancak, Mesih göründüğü zaman O'na benzer olacağımızı biliyoruz. Çünkü O'nu olduğu gibi göreceğiz.


O zamana kadar bizi ne için çağırdığını anımsayalım ve hem advent, hem noel zamanı O’nunla birlikte yürürken, başkalarını da O’na kazanmaya gayret gösterelim. Şimon’a dönecek olursak. Evet Kutsal Ruh Meryem ve Yusuf tapınağa girdikten sonra Şimon’u da oraya yönlendirdi ve tam o sırada kendisine göreceksin diye vaat edilen Mesih’le, bebek İsa ile tanıştı. O’nu kendi gözleriyle gördü. Hatta ne yaptı? O’nu kucağına aldı! Tanrı’yı överek artık huzur içinde ölebilirim dedi. Muhteşem bir sahne. Aynı zamanda bize bir uyarıdır.


Orada birçok insan Meryem’i, Yusuf’u ve kucaklarındaki bebeği gördüler. Fakat Tanrı’nın kendilerine yaklaştığı günü fark edemediler. Mesih’i bekledikleri halde odakları çok farklıydı ve beklediklerini göremediler.

Bu nedenle bizler de Kutsal Ruh’a itaat etmek ve Tanrı’nın sözlerini bilgelikle incelemek için dikkatimizi verelim. Babanın sağlamış olduğu kurtuluş planıyla, İsa’nın izinde ve Kutsal Ruh’un rehberliğinde yürüyelim…


Şimon başka ne söyledi? Bütün halkların gözü önünde hazırladığın kurtuluş! Ulusları aydınlatacak! İsrail’e yücelik kazandıracak ışık! Hem Yahudiler hem Yahudi

olmayanlar artık bunu fark edecekler diyor. Ve sonra Meryem’e dönüp aslında peygamberlikte bulunuyor. Daha 33 yıl varken Mesih’in başına bir şeyler geleceğinden bahsediyor. Tüm bunlar, kurtuluş tasarısının, umudun, esenliğin, sevincin ve sevginin habercisidir! Mesih’le bunların hepsine sahip olduk.

Şimon bunları söyledikten sonra ortadan kayboldu. Kutsal Kitap bir daha ondan bahsetmedi. Kaç yaşındaydı? Mesih’i gördükten sonra ne yaptı? Ne kadar daha yaşadı? Hiç bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var, Şimon Mesih’i gördü. Günahlardan kurtuluşu sağlayacak olan Kurtarıcıyı gördü, elleriyle dokundu.


Değerli dostlar, bizim ne kadar yaşayacağımız, bu hayatta neler göreceğimiz ve ne gibi durumlardan geçeceğimiz bilinmez. Önümüzü, geleceği göremiyoruz. Fakat bizlere de büyük bir umut ve teselli veren bir şey var 1.Yuhanna 3:2’de dediği gibi bizler de Mesih’i olduğu gibi göreceğiz. O’nunla şahsen tanışacağız.


Mesih’in doğuşunda birçok karakter görüyoruz. Her birinin ortak özelliği Kurtarıcıyı görmeye davet edilmeleriydi. Bugün bizler de aynı davete sahibiz.

Mesih'e iman eden sevgili dostlar, gelin Kurtarıcımızı görelim, gelin O’nu yakından tanıyalım. Gelin uluslara sağlamış olduğu kurtuluşta umut, sevinç ve esenlik bulalım. Mesih'i henüz kurtarıcısı olarak kabul etmemiş sevgili dostlarım, gelin tüm dünyayı kurtarmak için gelen Mesih’i tanıyın ve sizler de bir gün O’nunla yüz yüze tanışma fırsatından ve kurtuluştan mahrum kalmayın.


Tanrı her birimizi iman yoluyla kendisiyle ilişkiye çağırıyor. O’nda kurtuluşa, günahlarımızın bağışlanmasına sahibiz. Her ne için çalışıyor ve çabalıyorsak bilin ki Mesih’siz boş ve umutsuzdur. Bize kalıcı umudu sağlayan, esenlik, sevinç ve sevgiyle sarmalayan Rab’be övgüler olsun!


Özgür ULUDAĞ

31 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Hakkımda

Pastör Özgür bir konferansta konuşma yapıyor

Merhaba, ismim Özgür, Antalya Ä°ncil Kiliseleri'nde Pastör olarak hizmet ediyorum. Hristiyan Teolojisi Üzerine blog yazılarıyla ve videolarla sizinle olacağım.

#PapazNet

Posts Archive

Arkadaşlarınızla Paylaşın & Bilgi Alın!

TeÅŸekkürler!

bottom of page