Mormonluk (Son Zaman Azizler Kilisesi)
Giriş – Mormonlar Kimdir?
Mormonluk, 19.yüzyılda Hristiyan inancının bozulduğu ve var olan kilisenin gerçek-doğru kilise olmadığını iddia eden Joseph Smith tarafından kurulmuş bir tarikat, dini bir harekettir. Joseph Smith’in Amerika’da kendisini peygamber ilan etmesi ve henüz 14-15 yaşındayken vahiyler aldığını iddia etmesiyle beraber bu inancın temelleri atılmıştır.
Mormonlar, Tanrı’nın sözü, rahiplik vb. gibi kilisede bulunması gereken birçok değerin ve yetkinin yozlaştığına inanırlar. Smith’in, kiliseye verilmiş bu yetkileri ‘‘iade ediliş’’ olarak adlandırılan zamanda, Tanrı’dan geri aldığını iddia ederler. Böylelikle, Tanrı’nın bu görevi ve yetkileri Smith’e iade ettiğine ve kilisesini devam ettirdiğine inanırlar.
Mormonlar Hristiyan mıdır?
Kendilerine Hristiyan ya da Mesih takipçisi deseler de Mormonlar, İsa Mesih’in Rab ve Kurtarıcılığını kabul eden ve Tanrı’nın nihai sözü olan Tevrat-Zebur-İncil otoritesi altında olan kişiler tarafından Hristiyan olarak kabul edilmezler. Tam
aksine, İsa Mesih’in kimliğini ve öğretilerini çarpıttıklarına ve Kutsal Kitap çizgisi dışında kullandıklarına inanılır. Hristiyanlığın birçok temel inancını paylaşmazlar. Tanrı, Kutsal Kitap, yaratılış ve ölümden sonraki yaşam konuları gibi birçok konuda tamamen Hristiyanlığa aykırı öğreti ve görüşe sahiptirler. Dolayısıyla, Kutsal Kitap öğretisi açısından Hristiyan değillerdir.
Joseph Smith Kimdir?
Joseph Smith, 1805 yılında fakir bir ailede dünyaya geldi. Vaktinin çoğunu Kutsal Kitap okumakla geçiren biri olduğuyla ilgili iddialar vardır. Ailesi, New York’un Palmyra kasabasına göç ettikten sonra her şeyi sorgulamaya başladı ve o zaman 14 yaşındaydı, o dönemde herhangi bir kiliseye katılmıyordu. Bu anlamda manevi bir boşluk içerisindeydi ve psikolojik sorunları olduğu da söyleniyordu. Özellikle, hangi mezhebe katılacağıyla ilgili karar veremediğinden kafası çok karışık durumdaydı.
Joseph Smith, Mormonluktaki ilk peygamber olarak kabul edilir. Kutsal olarak saydıkları “Çok Değerli İnci” kitabını da Kutsal Kitap (Tevrat-Zebur-İncil) ile bir tutarlar. Joseph Smith – Tarih adlı bir bölümün de bulunduğu Çok Değerli İnci kitabında, kendisi ile ilgili şu satırları okuruz:
“1805 yılının 23 Aralığında Vermont Eyaleti’nde doğdum. Babam Joseph Smith Senior, Vermont Şehrinden Palmyra, New York Eyaletine taşındı. Daha sonra oradan da aynı bölgedeki Manchester şehrine taşındı. O bölge, pek çok dini hareketin kendilerini kabul ettirmeye çalıştıkları bir bölge haline geldi. Bu hareket Metodistler ile başladı. Daha sonra onları Presbiteryenler ve bazı Baptistler takip etti. Bu süreç içerisinde bu cemaatler, insanları kendilerine katmaya çalıştılar ve ailemden dört kişi Presbiteryenlere katıldı. Ben önceleri, Metodistlere katılmayı düşündüm ancak daha sonra cemaatlerin birbirlerini kötülediklerine şahit olunca, kendi kendime, “Bunların hangisi doğru, hepsi birden yanlış mı, eğer içlerinden herhangi biri doğru ise bu durumda ben ne yapmalıyım?” diye sormaya başladım. Ben bu sorular içerisinde kıvranırken, bir gün Yeni Ahit’ten Yakup birinci bölüm beşinci ayeti okudum. Ayet şu şekilde idi: “İçinizden birinin bilgelikte eksiği varsa, herkese cömertçe, azarlamadan veren Tanrı’dan istesin, kendisine verilecektir.” Bu ayet kalbime her zamankinden daha güçlü tesir etti ve O’na sormaya karar verdim” (Çok Değerli İnci - Pearl of Great Price, Joseph Smith History, Bölüm 1:1-15 kısımları).[1]
Anlattığı bu olaylar devam ederken, sürekli bir ormana gidip dua ettiğini ve Tanrı’nın yönlendirişini aradığını söyleyen Joseph Smith, bu yaptığı ziyaretlerden birinde ilk görümünü gördüğünü iddia eder. Yaşadığını iddia ettiği bu deneyimi, Pavlus’un, Şam yolunda İsa Mesih’le karşılaştığı ana benzetip kendisinin de buna benzer bir şekilde İsa Mesih’le görüştüğünü düşünür.
Mormon Kilisesinin Kuruluşu ve Kurumsallaşması
Yukarıda sayılan nedenler sonucunda, Mormonluk veya Mormon kilisesinin, Joseph Smith’in bu görümlerini temel alarak kurulduğunu görüyoruz. Gördüğünü iddia ettiği ilk görümlerde, İsa Mesih’in, duasına cevap olarak diğer tüm mezhep ve kiliselerin bozulduğunu, yanlış yola girdiklerini ve hiçbir mezhebe katılmaması gerektiğini ve kendi mezhebini kurması gerektiğini söylediğini iddia etti. Böylece
kendi mezhebini kurup insanlara bu şekilde ilan etmeye başladı.
Smith, ormandaki inzivalarına devam etti ve en sonunda “Moroni” adlı bir meleğin kendisine geldiğini, ona “Kumora Tepesi” denilen bir bölgede, kimsenin bilmediği altın levhalara yazılı bir kitabın var olduğundan bahsettiğini iddia etti. Meleğin kendisine, Tanrı’nın bir elçisi olarak seçildiğini söylediğini iddia etti ve sözde tahrif olmuş Hristiyanlığı düzeltme çağrısı yaptığını duyurdu. Zaman zaman, Moroni dediği bu melekle görüşmeye devam ettiğini söyledi. Mormon kitabının basılmasından sonra da resmi olarak bu tarikat başlamış oldu.[2]
Mormonların İnanç ve Uygulamaları
Mormonlara göre, “İsa Mesih’in Son Zaman Azizler Kilisesi” üyeleri, Tanrı’yla iletişim kurabilen havari ve peygamberlere sahiptir. İncil ve Hristiyanlığın temel öğretisi olan “Üçlü Birlik” öğretisini tam olarak kabul etmezler. Onları üç ayrı varlık olarak kabul eder ve sadece Baba’ya Tanrılık vasfını atfederler. Oğul ve Kutsal Ruh’u daha farklı şekilde yorumlarlar.
Uzun bir süre çok eşli evlilikler yaptıkları biliniyor. Gelen tepkiler üzerine,
dönemin sözde peygamberi tarafından çok eşlilik 1890 yılında yasaklanmıştır. Fakat bazı Mormon kiliseleri, halen bu durumu sürdürmektedirler. Çok eşlilik, Mormon kilisesi tarafından artık kabul edilebilir bir davranış olarak görülmemektedir.[3]
Beden konusundaki görüşleri de bir hayli ilginçtir. Mormon inancına göre her insanın dünyadan önce bir yaşamı vardı. Mormonlara, ruhlarımızın bu dünyaya gelmeden önce Tanrı’nın yanında yaşadığını ve Tanrı’yla ilişkide olduğunu iddia ederler. Hatta ve hatta bizleri mutluluğa götüren ilkelerin ve emirlerin bu dünyaya gönderilmeden önceki yaşantımızda bizlere öğretildiğini söylerler. Elbette ki bunu, yani dünya öncesi hayatta Tanrı’yla yaşadığımız zamanı hatırlamayacağımızı da söylüyorlar. Dünyaya ise O’nun sevgisini ve hakikatini öğrenmek ve fark edebilmek için gönderildiğimizi düşünürler.
Mormonlar’a göre insan öldükten sonra fiziksel olarak Tanrı’ya geri dönecektir. Ancak insanın ölümden sonraki bu dönüşü İsa Mesih aracılığı ile ve onunla yaşamaya başlamak içindir. Mormonlar, ölümden sonraki yaşamda fiziki beden ile bulunulduğuna inanırlar; bu nedenle bedenlerine çok dikkat eder, kafein, nikotin, alkol vb. maddeleri ve çay, kahve ve kola gibi meşrubatları tüketmezler.
Ölümden sonra, bedenin ruhtan ayrılmasıyla beraber, ruhun farklı bir aleme gideceğinden bahsederler. İnanan ve inanmayan herkesin burada olacağına inanırlar. Ölümden sonraki hayatta, inananların mutlu, inanmayanların mutsuz olacağını söylerler. İman etmemiş kişilere, ruhlar aleminde bir tövbe fırsatı verileceği inancına sahiptirler ve öldükten sonra tövbe eden kişilerin de ruhlarının kurtulacağına inanırlar. Birçoğumuz, Mesih’i tanımadan ölenlerin böyle fırsatları olmasını çok isterdik fakat bu öğreti, Kutsal Yazıların gerçeğine tamamen aykırıdır. Kutsal Kitap’a göre, ölümden sonra iman etmek için bir fırsat söz konusu değildir. Her şey bu dünyadaki yaşamımızla son bulacaktır ve sonsuz yaşama gidenlerle sonsuz ölüme gidenler ayrılacaktır.
Mormon kitabının 2.Nefi 2:22-25 kısımlarında, ‘‘Ve şimdi ise, Adem yasayı çiğnemeseydi, düşmez, Aden bahçesinde kalırdı. Ve yaratılan her şeyin yaratıldıktan sonraki aynı durumda kalmaları gerekirdi ve onların sonsuza kadar böyle kalmaları gerekirdi ve bunun bir sonu olmazdı. Ve onların çocukları olamazdı; bu yüzden acıyı bilmedikleri için sevinç duymadan, günahı tanımadıkları için de iyilik yapmadan masum bir durumda kalırlardı. Fakat işte her şey, her şeyi Bilen’in hikmetiyle oldu. Adem, insanların var olabilmesi için düştü ve insanlar da sevinebilmek için var oldular.’’der. Bu görüş bir noktaya kadar Tevrat’ın Yaratılış kitabı öğretisi ve ayetleriyle birbirini destekler gibi görünse de yukarıdaki yazıların devam eden kısımlarında Adem’in, “insanların var olabilmesi için düştüğünü” söyler ve bu görüşler Kutsal Kitap öğretisinden ayrılır.
Yaratılış 1:27-28 ayetlerinde Tanrı’nın, ‘‘…İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı. Onları kutsayarak, Verimli olun, çoğalın, Yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun’’. dediğini okuruz. Yani Tanrı, insanoğlu daha huzurundayken, düşüş gerçekleşmeden önce nihai arzusunu açıklar, yarattıklarının kendi huzurunda yaşamasını, verimli olmalarını ve çoğalmalarını ister. Tanrı'nın insanı sevmesinden dolayı yaptığı planın ve dünyayı yaratma amacının Mormon kitabındaki yazıldığı gibi insanların günaha düşmeleri için olduğunu söylemek, Yaratılış kitabının ayetlerini reddetmek demektir.
Sadece Joseph Smith’in Gösterdiği Yolun Kurtuluş Yolu Olduğu Düşüncesi
Mormonlara göre kurtuluş yolu, Joseph Smith ve Mormon kilisesi aracılığıyla bulunabilecek bir yoldur. Oysa bu öğreti Kutsal Kitap’a tamamen ters ve yanlış bir
öğretidir. Yuhanna 14:6’da, ‘‘İsa, ‘Yol, gerçek ve yaşam Ben'im. Benim aracılığım olmadan Baba'ya kimse gelemez’.’’…dedi; Yuhanna 17:3’te ise, ‘‘Sonsuz yaşam, tek gerçek Tanrı olan seni ve gönderdiğin İsa Mesih'i tanımalarıdır.’’…der. Kurtuluş için tek yol İsa Mesih’in gösterdiği yoldur. İşlerimiz, sevaplarımız ya da başkalarının gösterdiği yollar bu yolun yakınına ve kutsallığına yaklaşamaz bile. Romalılar 3:22’de de dendiği gibi: “Tanrı insanları İsa Mesih'e olan imanlarıyla aklar. Bunu, iman eden herkes için yapar. Hiç ayrım yoktur.’’
Kutsal Kitaplar, Mormon Kitabı ve Diğerleri
‘‘Son Zaman Azizleri, hem Kutsal Kitap’ın (Tevrat, Zebur, İncil) hem de Mormon Kitabı’nın (Amerika’da MÖ 600’den MS 400’e kadar kayıt altına alınmış bir metin) Tanrı’nın sözü olduğuna inanırlar. Ek kutsal yazılar arasında, Öğreti ve Antlaşmalar (Joseph Smith ve diğerlerine verilen vahiyler) ve Çok Değerli İnci (Peygamber Joseph Smith’e açıklandığı şekliyle İbrahim, Musa ve Matta ’nın yazıları) yer alır.’’[4]
Onlara göre Mormon kitabı, Tevrat, Zebur ve İncil’in
tamamlanması için gelen son kitaptır, onların devamıdır. Hristiyanlığın bozulduğunu ve kendilerinin bozulan Hristiyanlığı düzelteceklerini iddia ederler. Oysa Mormon kitabındaki yazıların, Kutsal yazıların geçerliliğine aykırı olduğunu fark etmezler.
Tanrı’nın lütfu konusunda öncelikle çabalarımızla bir şeyler yapmamız gerektiğini söylerler ve sonrasında Tanrı’nın lütfunun hayatlarımızda geçerli olduğuna inanırlar. Oysa bu şekilde lütuf, lütuf olmaktan çıkıyor. Oysa Kutsal Kitap bu konuda günahkâr doğamızın çabasıyla yeterli bir sonuca ulaşmayacağımızı söyler. Sadece İsa Mesih’in çarmıhta yaptığı iş aracılığıyla, Tanrı’nın bu karşılıksız lütfuyla aklanırız. Dolayısıyla, Mormonların bu düşüncesi de Kutsal Kitap ile çelişmektedir.
Mormon kilisesi ve üyeleri, sadece dört kaynağın Tanrı tarafından esinlenilmiş olduğunu kabul ederler. İlk olarak Kutsal Kitap’ın Tanrı esini olduğu ifade ederler, fakat esinin doğru tercüme edildiği sürece geçerli ve doğru olduğunu söylerler. Ancak, doğru çevirinin ya da yorumun sadece Joseph Smith tarafından veya şu an kiliselerinde bulunan peygamberler tarafından yapıldığına inanırlar. Bu söylem de elbette insanları Mormon kitabına ve Mormon kilisesinin peygamber olarak kabul ettiği insanlara yönlendirir. Dolayısıyla Kutsal Kitap’ın yetkisini çok fazla kabul ettikleri söylenemez. Görüştüğümüz Mormon görevlilerinin en önemli değeri Mormon kitabına verdiklerini gördük. İkinci kaynak, aslında az önce denildiği gibi ilk kaynakları olarak kabul ettikleri, Mormon kitabıdır ve bu kitap için Smith, içeriğinde takip edilmesi gereken buyrukları içeren en doğru kitap olarak bahsetmiştir. Smith, başka hiçbir yolun Mormon kitabındaki ilkeler kadar etkili bir şekilde insanları Tanrı’ya yönlendiremeyeceğini iddia etti.
Bir diğer kutsal gördükleri kitap ise ‘‘Doktrinler ve Antlaşmalar’’ adındaki kitaptır. Bu kitaba, modern bir vahiy kitabı da denebilir. Mormon iman maddelerinin dokuzuncusu şudur: ‘‘Biz Tanrı’nın vahiy etmiş olduğu, halen vahiy etmekte olduğu her şeye ve O’nun kendi Krallığı hakkında daha birçok büyük ve önemli şeyleri vahiy edeceğine inanıyoruz.’’[5]. Bu bağlamda, Mormonların halen modern vahiylerin geldiğini iddia eden peygamberleri ve kurulları vardır.
Son olarak da ‘‘Çok Değerli İnci’’ adlı bir kitabı kutsal olarak kabul ederler. Mormonlara göre bu kitap, elimizdeki Kutsal Kitap’ta kaybolmuş olan doktrin ve öğretileri ortaya çıkarır, öğretir. Bu bakımdan, yine yukarıda bahsedildiği gibi Mormonlar, tehlikeli sularda yüzmektedirler ve Kutsal Kitap’ın yetkisi konusundaki samimiyetlerinin gerçekten çok kaygan bir zeminde olduğu görülmektedir.
Sonuç
Tüm yazı boyunca görülüyor ki Mormon kilisesi ve kitapları, Kutsal Kitap’ın sağlam öğretisiyle, yani ve İsa Mesih’in öğretileriyle çelişen ve birbirine ters öğretilerdir. Tanrı, insanlara İsa Mesih aracılığıyla seslenmiş ve bildirilmesi gereken her şeyi Kutsal Kitap aracılığıyla kullarına ulaştırmıştır. Bunların dışında bir açıklama ve düşünce arayışı bizleri tamamen doğru öğretiden uzaklaştıracaktır.
Tarih boyunca birçok sapkın görüş, Tanrı’nın öğretilerini daha farklı ve gizemli yollarla açıklama arayışından doğmuştur. Kurtuluş ve İsa Mesih’in yolu hakkında Tanrı’nın söylediklerinin dışında hiçbir söz veya açıklamaya, ya da gizemli yollar
bulmaya ihtiyacımız yoktur. Yasanın Tekrarı 29:29’da dediği gibi : ‘‘Gizlilik Tanrımız RAB'be özgüdür. Ama bu yasanın bütün sözlerine uymamız için açığa çıkarılanlar sonsuza dek bize ve çocuklarımıza aittir.’’
Bilmemiz gereken şeyler, açıklanması gereken gizemler zaten Tanrı tarafından açıklanmış ve Tanrı gereken her şeyi bizlere sunmuştur. Bunun dışındaki tüm arayışlar, bizi gerçeğe ulaştırmak yerine sadece gerçekten uzaklaştıracaktır. Tanrı’nın sözüne güvenelim ve yollarını takip etmeye devam edelim.
Özgür Uludağ
Kaynakça
[1] Çok Değerli İnci kitabının tamamı henüz Türkçe olarak bulunmamaktadır.
コメント